2. Cumartesi günkü ev bakma olayı yine başarısızlıkla sonuçlandı ve moralim bozulduğu için
3. Pazar günü hala eşim pc'sini kullanıyordu ve biraz da yorgun olduğum için...
Cumartesi günü ev baktığımızda elimizde kendimizi zorla beğendirmeye çalıştığımız sadece iki ev olduğunu fark ettik. Birincisin içerisi hiç kullanışlı değildi, etrafında yapılaşma (ve bununla birlikte amelelerin geliş gidişleri) sürüyor, ayrıca tam da istediği yerde değildi. Ama fiyatı ulaşılabilirdi.
Diğer ev ise, tam istediğimiz yerde ve temiz ancak çok büyük (toplamda giriş katı ile 3 kat ve garaj, artı hizmetçi odalarını saymazsak 4+1 oda). Buna bağlı olarak da düşündüğümüzden daha pahalı. Hımmm bir de içeriden dışarıya açılan çok sayıda kapı olduğu için, kendi başıma kalacağım günler açısından endişe verici...
Ne yapacağımıza karar vermek için emlakçıdan biraz zaman istedik...
Bu arada pazar günü eşimin iş yerinden bir adam bize ev bulma konusunda yardımcı olmak istediğini söyledi (elbette bir karşılık umarak..) biz de umutsuzca tamam dedik. Bizi öyle bir yere götürdü ki inanılmaz şaşırdık. Biz tüm ihtimalleri tükettik derken, meğer istediğimiz mahallede, hem güvenlikli, hem oldukça huzur verici bir sakinlikte küçük bir site varmış, bir çok yabancı da burada oturuyormuş...
Bir an süper umutlu olduk evlerin dışları bayağı güzel ve tam istediğimiz büyüklükte. Ancak dün sadece dışarıdan gördük. Bugün de, dün gördüğümüz iki evden birinin içini gördüm... Fiyasko... Evin penceresi dahi yok. Hava sirkülasyonu oluştursun diye tamamen beton ve fayans karelerinden oluşan bir yere açılan bahçe kapısı ile leş gibi görünen tavandaki bir ızgara kapak kullanılıyor. İşte evin umut vaat eden dışı:
Ve hayal kırıklığı yaratan içi:
Burasının salonun içi olduğunu ve normalde çamaşır makinesinin burada olacağını (!) da eklemem gerek. Burası aynı zamanda ızgaranın da altı... |
İşte böyle hevesimiz kursağımızda kaldı... Neyse dünkü güzel bir şeye döneyim şimdi, bu ülkenin en büyük nimetlerinden biri: spa!!!
Keşfettiğimiz güzel bir spa yeri var bizim de içinde bulunduğumuz mahallede: Maia Spa Salonu
İşte spa salonumuz. Odanın içinde yine mermer, taş, ahşap ve sudan oluşan bir dekor ile bir küvet bulunuyor. Bayağı büyük bir yer ve çok sayıda odası ile çalışanı var. Aynı zamanda yoga ve kuaför olarak da hizmet ediyor. Fiyatlara gelince biz iki kişi, komple vücut spa bakımı ile yüz bakımını (yaklaşık 2-3 saatlik bir bakımı) 100TL gibi bişey ödedik!!! Hatta bi de kampanyaları var, örneğin onlarca çeşit spadan bir tanesini seçip toplu para veriyorsun ve 5 kere gelip, 4 bakımın parasını veriyorsun. Kısacası Türkiye'deki bir uygulama fiyatına (ben araştırmıştım Ankara'da komple spalar yaklaşık 300-400 TL kişi başına) siz beş kez gelebilirsiniz..
Hatta fiyat listesi ile spa çeşitleri (içerikleri, masaj şekilleri, kullandıkları malzemelere göre değişiyor) aşağıda bulunuyor fikir verebilmek için. ( 1TL= 0,00017 Rp)
Fiyatlar Türkiye ile karşılaştırıldığında gerçekten de ucuz değil mi? Ayrıca vurgu yapmak isterim ki bu gittiğimiz yer oldukça temiz ve büyük bir yer, ve lüks bir semtte bulunuyor.
Neyse gelelim asıl garip uygulamalar kısmına. Derhal bir fotoğraf:
Burda bu halde ne yaptığımı merak edebilirsiniz. Edin de zaten... Size kısa tanımı ile "başınızı sokmadığınız bir sauna" desem? Evet aynen öyle. Bu şeyin içine giriyorsunuz (keten kumaş). Sadece boyun bölgenizden itibaren başınız dışarıda kalıyor (ordan da buhar çıkmasın diye havlu koyuyorlar). İçinde oturduğunuz şeyin hemen ayak kısmında buhar veren bi alet var ve bi 15 dakika sonra bu buhar makinesine de bitkilerden oluşan bir toz koyuyorlar (bu şekilde tüm hücreleriniz açılıyor)... Nasıl ama? oldukça çekici geliyordur:))
Tabi bu çekici kısmı... Bir de listede belki fark etmişsinizdir, gelin adaylarına özel bir paket var. İşte ikinci gariplik bununla ilgili:
İlk etapta basit bir iskemleye ya da tabure (artık ne derseniz) benziyor değil mi? ama değil... Sır altındaki tablada gizli... Şimdi olay şu: evlenecek olan kızcağız çıplak bir şekilde üzerinde bol bir peştamal ile bunun üzerine oturuyor. Altına gerçekten de yanan kömür parçaları konuyor ve ısının etrafa dağılmasını önlemek için o peştamal üstünden tabureyi tamamen örtüyor... Maksadı sordum bu uygulamanın: sağlık imiş (!) İnanılmaz değil mi?? :)
Neyse daha neler görcez kim bilir?..
Son olarak Arap şeyhlerinin ya da prenslerinin kendilerine saray yaratmadıkları bir yer kalmadığını gösteren bir fotoğraf. Bu şehire ne diye bir saray yaptırdığını, neden buraya gelme ihtiyacı duyduğunu bilmediğimiz arap prensi, Semerang'ın yükseklilerinde kendine ufak bir saray yaptırmış. Acaba bu şehirde bizim bilmediğimiz bir altın ya da elmas üretimi mi var ki??
İşte saray:
1 yorum:
ev cidden fiyasko Mehtap Teyze :[
ama şu saraya imrendim, diye bilirim :))
Yorum Gönder