14 Eylül 2010 Salı

İki kişinin bindiği tır değildir:))

İki kişinin bindiği tır değildir, tuk-tuk'tur:) Bugün maceraya atılalım ve şu tuk-tuk'lara binelim istedik. Arkadaki zayıf ve orta yaş üstü kişi de tuk-tuk'un bisikletinde pedal çeviren kişi. Açıkçası adamın gücü yetecek mi ikimizin bindiği bir tuktuk'u ilerletmeye diye düşünüyordum ama bazılarında 3'er kişi görünce, olacak galiba bu iş dedim. Neyse ki mesafe de çok uzak değildi.. Adam pedal çevirmeye devam etti ama sona doğru yavaşladı biraz, sanırım yükümüz ağır gelmeye başladı (son yediğim tiramisudan mıdır? ;)

Bugün adı çeşitli satılık veya kiralık evlerde görünen iki emlakçı firmasına gidelim dedik. Biri RayWhite, diğeri ise RJ'li bişey işteee.. Her neyse, sonuçta ikisi de uzatmalı bayram tatilini fırsat bilip kapatmışlardı tükanlarını. Hala ev bulamadık ve ne yapacağımızı kara kara düşünür olduk. Burada gerçekten hizmet alanı çok ucuz. Bugün eşim kuaföre 53.000RP verdi (ki en büyük alışveriş merkezindeki iyi bir kuaföre gitti), ben ise aldığım pantolonun paçasına sadece 5.000 RP ödedim. Yemek de genel olarak ucuz (biz damak tadına uygun bişey bulamayınca şehrin tek "cikis" yeri S2'ye gidiyoruz ve buna rağmen iki kişi çoğunlukla 35 TL'yi geçmeyecek bir fatura ödüyoruz).
Ama iş, ev kiralamasına gelince, kaplan kesiliyorlar mübarek!! 1000 Dolar diyorlar, 1500 Dolar diyorlar gözümüzün içine baka baka... Türkiye'de 1000 Dolara çoook güzel bir evde oturursun. Bir de sanki istedikleri bir sakız parasıymış gibi, tüm yılınkini peşin alıyorlar. Var mı öyle tık diye 20.000 Dolar çıkaracak babayiğit?!

Haydi bakalım şikayet kutusunu kapatıp, keşif kutusunu açalım yeniden.

Bu kişiler ne yapıyor dersiniz? Açıklayayım: Biri siparişi veren müşterilerin önünde, ördeğin kızarmış derisini tamamen etsiz olacak ve 3'er santimlik plakalar oluşturacak şekilde ince ince kesiyor. Diğeri bu kare ince derileri incecik yuvarlak bir yufkanın içerisine koyup, ince doğranmış biber vb şeyler de katıp, son olarak da soslayıp, rulo yapıyor. Yani ördeği yemeden önce, derisine bir bakın diyorlar herhal... Müşteriler de (bana göre sadece yağdan ibaret olan) bu deri rulolarını afiyet ile yiyorlar (!)









Hani evlerin büyüklüğünden bahsetmiştim yaa, işte onların orta boy olanlarından 3 örnek... Bunların daha büyüklerini çok da sık görüyoruz. Bana bir odasını, bir banyo ve bir mutfağını verse, ben kirayı ona versem olmaz mı ki acaba??? :)

Bu resim sizce ne ifade ediyor olabilir? Benim için çok sık rastlanılan bir görüntü. Şöyle ki: herkes ya Crocs giyiyor ya da parmak arası terlik, ve bunu da yağmur yağış dinlemeden yapıyorlar ve böylelikle kapalı ayakkabı nerdeyse hiç kullanmıyorlar. Benim teorim şu: o kadar çok ve uzun sürelerde yağmur yağıyor ki, en kapalı ayakkabı bile ıslanır, çabucak kurumadığı için de ayağı ıslak bırakır. Oysa ayaklar açıkta olunca, ayak ıslanıyor elbet, ama havanın sıcaklığı dolayısıyla da hemencecik kuruyor...
İşte sürekli parmak arası terlik ya da herhangi bir tarz terlik giyinen bu insanlar, yürümeden bir yerde sabit kaldıkları ilk anda bir ayağını terlikten tamamen çıkarıyorlar (nedenini henüz kavrayamadım, hepsinin de mi ayağını vuruyor bu terlikler??)
Bu iki kişinin (biri kadın, diğeri erkek) bizim resepsiyonda bekleyen ve birbirini tanımayan iki kişi olduğunu da belirtmeliyim, anlık fotoğraf başarısı ;)).




Son olarak, bizi takip etmek için değişime açık olduğunu kanıtlayan babamıza öpücük dolusu selam gönderiyor ve yeni laptopunu hayırla kullanmasını diliyoruz ;)

1 yorum:

biolojist dedi ki...

o laptop benim (: onların ki annemin elindeki fotoğrafda. neyse yine de niyet önemli tabi ki :)