Konumuz yemek;)) Neden mi? Çünkü bu hafta sonu beni biraz şaşırtan bir yemek yaptım. İlk olarak şu fotoğrafla başlayayım, devamını dahi anlamanız için:
Burada gördüğünüz şey ıspanak. Bizdeki gibi değil yaprakları, hem daha ince, hem de daha kısa. Türkiye'de pişirdiğim gibi pişirmiştim.. yoğurtlayarak bile zar zor yemiştik...
Şimdi gelelim bu hafta sonu kullandığım bitkiye. Önce bir göz atalım:
Bu da ıspanak. Dün ablama da anlatığım gibi, bunu saksı içinde satsalar hani, süs bitkisi derim. Yemek aklımın ucundan geçmez. Zaten buna benzer bir süs bitkisi yok muydu, hani yapraklarının etrafı yeşil, içi kızılımtırak ya da morumtırak mı desem?? Maalesef bitki uzmanlığım burada sona eriyor, valla ismini bilemiyorum.
Her neyse yine türk usulü yapayım ben bunun yemeğini dedim. Tencereyi ateşe koymamla, bunun tüm kırmızılığı suyuna akmasın mı??? Oldu mu sana kırmızı sulu yeşil ıspanak? ;)) Doğrusu sofraya koymadan önce bol yoğurt hazırlamıştım, hani bunun da tadı berbat çıkacak da yine aç kalcaz diye...ammaaaaa... valla türk ıspanağının tadına da en çok bu benzedi.
Amanın yeni birşey buldum yiyecek;))
Bu ülkede, özellikle son iki üç aydır ufak sebzeler revanşta. Ufak derken, fındık büyüklüğünde patatesler (ki aldım çok güzel, haşlayıp baharatlayınca), küçük parmak boyunda havuç, yine bizim turşuluk hıyarlarımızın boyutunda salatalıklar... Liste böyle uzayıp gidiyor ama benim üzerinde duracağım kısım "bilye gibi patlıcan". Maalesef fotoğrafını çekmek aklıma gelmedi...
Neyse aldım, dedim ki zeytinyağlı olarak bölmeden öyle tüm tüm pişireyim. Pişirdim ettim, sofraya getirdim ve ağzıma bir attım ki çıtır çıtır ses çıkıyor. Hani incir çekirdeklerinin dişinizde çıtırdaması gibi. İçlerine bir baktım, sebzenin içi sadece ve tamamen kahverengi çekirdek. Kısacası bu bilye patlıcanlar, kabuk + çekirdeklerden oluşuyor. Yiyemedim.. Eşim fena değil dedi ama, bence tadı da çok fenaaaaa!!! :((
Küçük sebze olur da meyve olmaz mı? Bu ülkeye geldim geleli hayret ettiğim bir meyve hem de: mandalina. Bilye gibi küçük mandalinalar neredeyse tüm yıl satılıyor. Biraz yaklaştım neyin nesiymiş diye, ama hepsi çürük çarık meyveler. Garip şekilde millet bayağı alıyor.
Yani vereceğim iki kuruşa da yazık deyip almadım ben ama hala kapış kapış gidiyor.
Fotoğrafına bakın, haksız mıyım yahu??
Diğer mandalinayı özellikle yanına koydum ki boyutunun ne kadar küçük olduğunu anlayın;) |
Gelelim Endonezyalı'dan beter Endonezyalı olurum köşesine. Mini mini bebeler motosiklet sürdüğü bu ülkede herhal ben de bir tane sürebilirim dedim. Biz de motosiklet almıştık bir kaç ay önce. Eşim bayağı iyi kullanıyor, yolda çok rahatız. Eeee dedim ben de öğreneyim şu meledi (böyle mi yazılıyordu ki ?)
Her neyse bindim motosiklete, bir gaza bastım ki, doğru karşı duvara;))) ama çarpmadan durabildim !!! sadece durdurmamla motosiklet acayip ağırlık yaptı ve yan yatıverdik hep birlikte;)) Merak etmeyin, durduktan sonra yana yattım, bu yüzden de yaralanmadım. Ama pes etmedim, yılmadım, atıldım gene (her gaza bastığımda besmele çekerek de olsa (;))
Ve bayağı sürdüm hani.. Gerçi eşim henüz trafiğe çıkmamamın Endonezya halkı için hayırlı olacağı görüşünde, bu yüzden bu maceram evin etrafı ile sınırlı kalacak bir süre;))
Şu zafer kazanmış edamla sizlere hoşça kalın diyeyim;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder