11 Kasım 2010 Perşembe

Gülmek yakışır insana...

Gülmek her insana yakışan tek ruh halidir herhalde..

Ben de kendimce komik bulduğum (gerçi o an gülsem mi ağlasam mı bilemedim ama...) bir durumdan bahsedeyim.
Evde oturduğumuz için haşerelere karşı ilaçlama talep etmiştik. Böceklere karşı evin her köşesinde böcek yemi koyup, bir de fıs fıs bir makine ile duvarları taradılar. Şimdi her ay gelip kontrol için tekrar yem bırakıp, ilaçlama yapıyorlar.

Pazartesi geldi adam. Filimlerdeki tulum var üzerinde bir de siyah kaba postaller. İçeri girebilirmiyim dedi adam, tamam dedim. Dememle, adam yere oturdu kapının önündeki basamaklara, başladı postalleri çıkarmak için bağcıklarını birbir çözmeye, yetmedi çoraplarını da çıkarttı, sonra kalktı ayağa, arabaya kadar yürüdü, böcek ilacını aldı ve eve girdi (!!!!). Şaşkın gözlerle adamı seyrettim... Nası yani, şaka mı bu, biri kameraya mı çekiyor yahu??
Adam ev kirlenmesin güya diye, çoraplarına kadar çıkarttı ve sonra gayet normal bir iş yapıyormuş gibi yalın ayak yola yürüyüp, arabadan ilacı aldı ve yine aynı rahat haliyle girdi evin içinde ilaçlama yaptı! :))
Valla anlayamıyorum bu milleti...

Neyse geçelim ikinci ilginç duruma.
Otelde iken, insanların valizlerinin arasında yastıklar görmüştük. Basbayağı evde kullanılan kılıflar ile yatak yastığı.. Hem de sadece bir ailede de değil, bir kaç ailede. Fotoğrafını bir türlü çekemedim ama bu konuda yeni bir şey öğrendim. Hani rulo yastıklar vardır yaa, kendi yastığımızı yükseltmek ya da bazen sadece süs diye yatağın üzerine konulur...


İşte bu yastıkları, Endonezyalılar yatağın ortasına, uzunlamasına koyup da uyuyorlarmış, ve ona sarılıyorlarmış geceleri !!! Ve daha da önemlisi, eğer evli ise, iki tane konuluyormuş, her birine bir tane :))) Bana bu anlatan kişiye dedim ki, " Bu yatağı daraltmıyor mu yani?" (Düşünsenize eşiniz ile sizin aranızda bir de değil, iki rulo yastık uzunlamasına, tam bir aile planlama yöntemi gibi ;))
Valla durumun vehametini devamında söylediği şu sözlerle anladım: "İnsanlar çocukluktan itibaren yastıklarına alışıyorlar. Kimileri yıllarca yastık değiştirmez (ki bu oteldeki durumu açıklıyor) veya onsuz uyuyamaz. Mesela benim arkadaşım çocuğu ile birlikte yurt dışına gitti. Orda çocuğun yastığını unuttu. Çocuğu geceleri hiç uyuyamadı".
Yaaa daha kim bilir ne adetler vardır bilmediğimiz...

Son olarak da burayla ilgili değil ama arkadaşımdan edindiğim ve hala her aklıma geldiğinde güldüğüm bir fıkra ile son vereyim. Paylaşmazsam çatlarım ;)

Din dersinde:
Öğretmen yeni başladığı sınıfında öğrenciyi kaldırmış.
-Adın ne senin evladım?
- Kevser öğretmenim
- Ne güzel isim, Oku bakalım kevser suresini..
Öğrenci sureyi ezbere okumuş
- Aferin evladım, ağzına sağlık..
- Senin adın ne evladım?
- Fatih öğretmenim..
- Çok güzel isim, oku bakalım fatiha suresini... demiş,
Öğrenci ezbere okumuş.
- Aferin evladım, ağzına sağlık..
Öğretmen bir de bakmış, bir çocuk masanın altına saklanmaya çalışıyor.
- Evladım kalk bakayım, adın ne senin?.. demiş..
- Yasin öğretmenim, ama arkadaşlar bana kısaca Süphaneke derler :))


Güzeldi değil mi? Hadi son bir foto bugünlük...


Bu fotoğrafı lokantanın birindeki tuvalette çektim.
Eeee "bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp" mantığının görsel tanığı:))


Hiç yorum yok: