Karimunjawa 2. gün

Karimunjawa'daki maceralarımı aktarmaya devam edeyim..
Bu arada söyledim mi bilmiyorum; buraya gelmek için otel ve yol gibi konularda bir acente bizleri yönlendirdi. Acentenin yegane sahibi ve işçisi 23 yaşında Çin asıllı bir öğrenci. Aslında Jogjakarta'da okuyor, Karimunjawalı falan da değil, ama işte kendine olan güveni ile atılmış bu işe. Daha ilk müşterilerinden sayılırız, ama çocuk gayretli ve iyi niyetli doğrusu.

Bize ayarlanan bu "paket tur" (;) kapsamında bir motosiklet verdiler, adayı gezelim diye. Bu arada ada, aslında denize atılan küçük bir nehrin ayırdığı iki adadan oluşuyor. Yol birinden başlayıp diğerinin de etrafını dolanacak şekilde devam ediyor köprü sayesinde..
Neyse biz de bindik motosiklete, başladık turlamaya...

Daha sonra bu adada bulunan bazı etnik gruplardan biri olan Bugislerin evlerini görmeye gittik. Bu evlerin özelliği bizim Karadeniz evlerinde olduğu gibi, yerden yüksekte, direklerin üzerinde inşaa edilmiş olması. Sanırım fotoğraflardan daha iyi anlayacaksanız.

Aşağıda göreceğiniz 3. evde çok şeker iki bayan verandada oturup, kaju fıstığı ayıklıyordu. Hatta kadın gururla fotoğrafta sizlere de kajuyu göstermeye çalışıyor. Devamındaki fotoğraf da, evlerinin içi. Oldukça renkli ve karmaşık değil mi?

Gezmeye devam ettik ve yukarıda bahsettiğim nehre geldik. Nehrin iki kıyısını bağlayan köprüden çektik bu fotoğrafı. Arka fonda ise, muhteşem mangrov ağaçları. Suda yetişen bu ağaçların kökleri suya da değmeden ters bir buket gibi yayılıyor.

Günün devamında, bizler için ayarlanan, altı camlı bir tekne ile Karimunjawa yakınındaki iki adaya gittik. İsimleri yanılmıyorsam Kemujan ve Parang'dı. Burada inanılmaz bir mercan resifi var. Snorkel ve dalış yapılıyor, bir de bizimki gibi altı camlı tekne ile ıslanmadan balıklarla ve mercanlarla bir göz banyosu yapabilirsiniz.

Karimunjawa'dan uzaklaşmaya başlıyoruz...

Adanın balıkçı tekneleri...

Java denizinin üzerinde kurulu evcikler. Ya da balıkçılar için bir sığınak...

Cama yapışıp bakmak buna denir herhalde ;)

Ve işte camdan görüntüler...

Eşimin snorkel ile dalma imkanı oldu... Ben de manzaranın tadını çıkarmaya devam ettim...

Tekne gezimizin devamında ise bizleri köpek balıklarının bulunduğu havuza götürdüler. İsteyen havuza girip köpek balıklarıyla yüzebilir. Tek uyarı ani bir davranış sergilemeyin ve eğer herhangi bir yaranız varsa (yani kan kokusu oluşturup köpek balıkların iştahını açacak bir yara;) havuza girmeyin.

Ben henüz yaşamadığım günlerin hatırına havuza girmemeyi yeğledim, ama eşim girdi.

Son olarak da o günde çektiğimiz ve benim çok güzel bulduğum iki fotoğraf.. Ruh haline göre  farklı çağrışımlar... Belki yalnızlık, belki cesaret, belki huzur, belki de kızgınlık.. Siz söyleyin, ne görüyorsunuz?