27 Temmuz 2011 Çarşamba

Geriye doğru saralım biraz...

Biraz geriye doğru sarmaya karar verdim ve mayıs ayına döndüm. Mayıs ayı (bilenler bilir ;) eşimin ve benim doğum günü ayımız. Bu nedenle eşim sürpriz bir tatil ayarladı haftasonu için. İstikamet: Jogjakarta - Prambanan - Borobudur .

Jogjakarta'ya gitmek için şöförlü bir araç ayarladı eşim. Şöförlü deyince çooook lüks bir şey yapmışız gibi algılayabilirsiniz ama aslında öyle değil, burada kendi başına araç kullanan  insan neredeyse hiç yok. İnsan gücü çok ucuz olunca, kimse kendini yormuyor hiç bir konuda hem de...
Neyse biz de bindik arabaya, sabah 9da yola çıktık. Semarang-Jogjakarta rahat bir 4 saat sürüyor. Nedeni de yollar. Tıpkı diğer Endonezya yolları gibi dar, kalabalık ve bakımsız.

Önce otele gidip yerleştik. Otelimiz Hyatt. Çok güzel bir yapısı var, otantik bir otel. Şehrin girişinde yer alıyor, dolayısıyla da sakin. Girer girmez geleneksel kıyafetli bir bayan karşılıyor bizi. Boynumuza çiçek kolyesi takıyor. İsmini unuttum bu çiçeklerin ama kokusu çok yoğun ve güzel. Düğünlerde, törenlerde ve otellerde bolca kullanıyorlar.

Otelin lobisinde işlemler için beklerken bizlere meyve suyu ikram edip sıcak havlu verdiler.









Otel odası standart rahatlıkta ve şıklıkta. Odamız bahçeye bakıyordu.
Odamızın manzarası...

Otelin bahçe ve havuzu


Yine rölyefler, figürler var süsleme olarak her yerde.
Arka tarafta restoranın açık hava bölümünü görebilirsiniz.
Anlayacağınız üzere bahçede bayağı gezindim ;)
Otelin dışardan görünümü


Otel 5 yıldızılı ve biraz pahalı. Ama promosyonları var, örneğin 4 gece konaklayınca 5.si ücretsiz. Tek hayal kırıklığı, böyle bir otelde kesinlikle 3. sınıf sayılacak bir spa olması. Kadın çok beceriksizdi, buna rağmen 5 yıldızlı otel fiyatı spaya da yansıdı...
Yine de tekrar Jogjakarta'ya gelsem yine bu otelde kalmak isterim ;)


İlk gün, Jogjakarta'ya girdikten sonra Semarang'ın en uzak noktasına denk gelen Prambanan tapınağına gittik. (Borobudur, Semarang'a daha yakın olduğundan dönüş yoluna sakladık onu). Gitmek yarım saat-40 dakikayı buluyor.
Prambanan, yapımı 9. yy'a ait olan bir Hindu tapınağıdır. Bu tapınak Hindu tanrıçası Shiva'ya adanmıştır. UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor ve Güney-Doğu Asya'daki en büyük Hindu tapınaklarından biri.
Bu arada tapınak diyerek tekil kullanıyorum ama aslında, büyüklü-küçüklü 200 küsür (her yerde farklı rakam çıkıyor) tapınaktan oluşuyor. Ancak ayakta neredeyse 5-6 tanesi kalabildi. Diğerleri en iyi ihtimalle, birkaç taştan ibaret.


Prambanan tapınağının genel görünümü.
Bu arada şansımıza yağmur çiseliyordu. Bu nedenle oldukça puslu çıktı fotoğraflar...
Sağ tarafta bazı tapınaklardan kalan taşları görebilirsiniz.

Adım adım yaklaşıyoruz ;)


Mimarisi daha iyi anlaşılsın diye flaşla çektik ama ancak bu kadar oluyor...

Rölyeflerde genel olarak iyi ile kötünün savaşı anlatılıyor.
Ya da burada olduğu gibi farklı figürler var.
Yorum yok;))

Merdivenlerle tapınakların içine girebiliyoruz. İçerisi zifiri karanlık, tek aydınlık fotoğraf makinesinin flaşı... Her bir tapınağın içinde (çok emin olmayarak söylüyorum) birer tanrı heykeli var.
Yorum yok demişmiydim daha önceden;))
En büyük tapınak olan Shiva tapınağın girişi kapalıydı, sanırım bakım çalışmaları vardı.
Tapınağın dış görüntüsü bu en azından.
Bahsettiğim merdivenler..
Tapınaklardan biri...
Bir diğer tapınağın içi..
Tapınağın tavanı. Taşların dizimi çok ilginç bir boyut vermiş.
Merdivenlerin ne kadar dik olduklarını anlatmama gerek var mı?
Turumuz devam ediyor...
Öylesine konmuş tek bir taş yok sanki. Hepsine şekil verilmiş..
..Yine bir tapınağın girişi...
... ve bizi içeride bekleyen tanrı.
Yıkık durumdaki diğer tapınaklar.
Islak kedi halimle son bir fotoğraf çekelim dedik. Yağmur valla içimize kadar işledi...

Bundan çıkardığımız sonuç ne? Tapınakların içi dışında - ki o da birkaç metrekare - sığınacak bir yer olmadığından, aşırı güneşe maruz kalmamak ve yağmura yakalanmamak için birer yağmurluk ve şapka lazım.

Her neyse.. Fotoğraflardan anlayacağınız gibi gerçekten güzel ve görülmesi gereken bir yer.

Ertesi gün Borobudur'a gittik... Onu da daha sonra yayınlarım. Biraz meraktan kim ölmüş ;))

Hiç yorum yok: