Eveeettt... en son Jepara adlı şehre gitmiştik ve dedik ki, hemen otele dönmeyelim. Zaten ev sahibimiz de bizi gezdirmeye meraklı, haydi Pet Show'a gidelim.
Adından anlaşılacağı üzerine o gün köpek şovu vardı. Ödüller falan verildi en güzel köpeklere. Ama bu kısma değinmeden önce şunu anlatmalıyım:
Ev sahibimizin köpeği vardı. Bizi evine buyur ettiğinde gördük ve hemen sevmeye yanına gittik. Neyse içeri falan girdik.. öyle konuştuk falan... köpekleri sevip sevmediğimizden (ki severiz), vs...
Ertesi gün (pazar günü) arabadayken konu bizim hangi dine mensup olduğumuza geldi ve biz de müslümanız dedik. Ev sahibimiz ve eşinin ilk tepkisi "ama siz dün köpeği sevdiniz" oldu. Biz afalladık tabii, ne gibi bir bağlantı var ki diyerek... Bize burdaki müslümanların köpekleri kirli olarak gördüğünü, bu yüzden köpeğe dokunurlarsa hemen ellerini yıkamak zorunda hissettiklerini, yoksa kendilerini de kirli hissedeceklerini anlattılar (sanırım bu yüzden ne Jakarta'da ne de Semerang'da sokak köpeği dahi görmedik). Birden Türkiye'nin çeşitli il ve mahalleleri gözümün önüne geldi, ve hiçbir yerde (köyde bile) bizim böyle bir düşünceye sahip olmadığımızı fark ettim (şükrederek). Valla ben dokunmak bir yana, evim var artık diyerek direkt köpek almak niyetindeyim ama bu sefer korku sardı içimi, konu komşu bişey der mi ki?.. Ama bu konuda güvence verdiler, bizim sitede zaten çoğu yabancının varmış köpeği, bişey olmazmış.. İşte böylece bizi köpek showuna götürmeye karar verdiler.
Çok eğlendik ve çok komik köpekler gördük. Ama Golden'ler benim favorim ve galiba doğru yerde bulunmanın şansı ile, golden satışı ve bakımı yapan bir adamla tanıştık. Yanılmıyorsam köpek yaklaşık olarak 300 dolar falandı.
Upuzun "saçlı" köpekler de vardı, birbirinden güzel...
Neyse ev sahibimizin de varlığından yararlanarak sossuz ve ızgara bir balık siparişi verdik, bir de yeşil salata. Yani normalde biz ne kadar debelensek anlatamıyoruz, belki o başarır diye düşündük, ama hesaba katmadığımız şey hangi balığın ızgara olacağı idi...
İşte bize gelen balık bu... Pek de iştah açıcı görünmüyor değil mi?? Nerdeyse yanmış, kömür olmuş sanki. Tanıştırayım: Gurami balığı.
Gurami tatlı su balığı ve kılçıklarını çıkarttığınızda geriye pek de bir et kalmıyor, ama genel anlamda güzel tadı var. Yaaa ne yalan söyleyim, ben gene de en iyi bildiğin şey en güzelidir diyerek ve Çanakkele'de yediğimiz o enfes deniz levreğine gönderme yaparak, bizim balıklarımız daha tatlı diyebilirim.
Neyse Allah'tan ev sahibimiz akıllı davranarak bir yemek daha sipariş verdi. Yanda gördüğünüz kırmızı etli (herhalde dana olsa gerek) havuçlu mantarlı yemek ile karnımızı doyurmaya çalıştık. İçindeki yeşillikleri ilk olarak ıspanağa benzettim ama kanola imiş ve burda yemeklerde gerçekten de çok kullanılıyor. Belirgin bir tadı yok, özellikle de yemeğin içinde kayboluyor tadı.
Salataya gelince, bol soslu, füme etli ve yeşillikten çok, sebze içeren bir şey geldi...
Gene mi aç kaldık, ne???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder