Semarang'da yapacak çok şey olmayınca biz de her hafta sonu film güzel olsun olmasın sinemaya gitmeyi adet edindik. Gerçi Türkiye'de de birer sinema canavarıydık ama burada biraz da "elimiz mahkum" durumu da var.
Yalnız burada sinema ile ilgili söylemem gereken bir kaç şey var. Birincisi filmler öyle diğer ülkelerle aynı anda gelmiyor çoğunlukta.. Hatta Jakarta-Semarang hattında bile aksama var diyebilirim. Bir de "her cuma yeni film gelir kesin" düşüncesi burada anlamını yitiriyor. Keza ne zaman neye göre film seansı ayarladıkları meçhul...
Ayrıca film sektörü ile Endonezya hükümeti arasında çeşitli anlaşmazlıklar da büyük yapımların bu ülkede yayınlanmasını engelliyor. Bir ara film seanslarını da azalttılar ve de eski filmleri getirdiler. Nedeni vergiler. Hükümet çok yüklü vergi isteyince firmalar film getiremez oldular. Bu tabii ilk versiyon. İkinci versiyon, büyük film yapım şirketleri Endonezya'da sadece bir sinema grubu ile anlaşma yaptıkları için, filmler sadece o sinemalara geliyor. Yani o grup tekeli elinde tutuyor. Haliyle diğer sinema grupları isyan ettiler. Hükümet uyardı. Uyarısı dikkate alınmayınca, film yapımcılarına büyük vergi uygulaması getirdi ceza olarak. İşte bu da ikinci versiyon.
Nedeni ne olursa olsun sonucu asıl ceza olarak halk çekiyor...
Bu arada Semarang'da toplamda üç adet sinema var. 2 tanesi aynı gruba ait (işte o tekelin sahibi) ve en büyük iki alışveriş merkezinde yer alıyor, 3.sü ise bir plazada yer alıyor. Biz hep aynısına gidiyoruz, şehrin en modern alışveriş merkezindeki sinemaya. Salonları güzel Türkiye'deki gibi. 3D filmleri de ağırlayabiliyorlar.
Şimdi gelelim kültür-sinema ilişkisine. Türkiye'de (mutlaka denk gelmişsinizdir) geç gelenlere komik bir orangutan görüntüsüyle uyarı veriyorlar. Burada ise uyarılar, sessizlik, cep telefonu ve deeee... "koltukların üzerine ayaklarınızı koymayınız" şeklinde! Tuhaf geldi ilk gördüğümüzde ama nedeni hemen anlaşılıyor. Şimdi yılın tüm ayları sıcak olan bu ülkede herkes açık ayakkabı, hatta terlik, hatta en basit haliyle, parmak arası terlik giyiyor. Haliyle ayağından çıkarmak kolay. Eeee görgü de çok olmayınca ayaklarını önlerindeki koltuğa atmakta sakınca görmüyorlar. Sanki yarı yarıya yere değen o ayakları temizmiş gibi (ıslak zemine bir bastıklarını görürseniz çıplak ayakla, ne demek istediğimi anlarsınız) koltuğun üstüne abanıyorlar.
Bu arada Asya'daki cep telefonu çılgınlığı sinemada sona ermiyor. Her filmde mutlaka (kendince sessizce) telefonda konuşan veya telefonunun sesini açık tutan (unutan demiyorum dikkat ederseniz) bulunuyor.
Kültür kısmında devam edelim. Bol kanlı bir korku filmine 3-5 yaşındaki çocuğu ve bakıcısı ile gelenler oluyor. Ama tabii daha büyük çocukları olanlar da oluyor. Mesela en az bir +15 filmine (korku unsurları dolayısıyla) 10 yaşındaki büüyyyüüüük (!) çocuklarıyla gelenler de var.
Son olarak her filmde, ama her filmde mutlaka, olan bir şeyden bahsedeyim: seans başladıktan 30 hatta 45 dakika bile (!) sonra gelenler. Yahu filmin neresinden tutup da izliceksiniz??? ama işte oluyor...
Neyse bir süredir film getirmeyen bu endüstri, iki hafta önce Hayri Pıtırcık'ın filmini getirdi. Ben de güya rahat rahat bileti alacaktım. Sinemaya bir gittim, feci bir kuyruk beni bekliyor. Ben de rahattım, nasılsa saat daha 2 ve ben de akşamki son seansa (9 seansı) bilet alacaktım. İki saatin sonunda ertesi güne bilet alabildim sadece;))
(Bu kısma kuyruğun görsel kanıtını koyacaktım ama fotoğraf yüklemekte yine sorun yaşıyorum... :((
Tamam dedim bu Hayri Pıtırcık durumu. Bir sonraki hafta gelen Transformers 3 filmine o kadar ilgi olmaz.. Saat yine 2, ve ben akşamki son seansa, eşim ile farklı sıralarda ve en kenarda ancak yer bulabildim. zaten kalan son 3 koltuğun ikisini almıştım.
Geçtiğimiz hafta da Kung Fu Panda vardı. Neyse ki bu defa baktık kredi kartı ile satın alınan kısımda daha az sıra var oraya girdik, ve yine en son seansa en kenarda bir yerde yer bulduk.
İşte bu kadarlık bir sinema keyfimiz var...
3 yorum:
o hayri pıtırcık da cidden hayrıydi ya..son film az özenilsin, az kitaba sadık kalınsın,bu kadar kötü olmasın.sonuçta ben dahil bi nesil onla büyüdü yahu.ama puff.rezaletti.kötüsü aklımızda hep bu film kalacak.
sinemalı haftasonları iyidir.ama ben her sinema sonrası klimalar yüzünden biraz üşüttüğümden korkar oldum valla. 'al dvdyi evde izle arkadaşlarınla' diyen iç sesime uyuyorum genelde, güncel filmleri kaçırıyorum.olsun kült fimler en güzeli.
gezi yazıların süper canımiko, çok süper.türk bloggerları gezgin görsün:) böyle yazan yok valla, hadi olsun bi elin parmağı.bence keşfedememiş olmaları büyük ziyan:)
son olarak mektubumsu mesajıma noktayı koyarken, çok öperim, çok çok öperim teyzemiko.
Amanın bu güzel sözler için teşekkür ederim, utandım şimdi ;s
Ben de düşündüm durdum, kimdir bu Karadut diye, son kelime sanırım en büyük yardımcım oldu;))
Bu arada ben de sitene bakma fırsatı buldum, rektördeki kedi olayına bayıldık Ünal'le :D
Eeee bol yazılar efendim!!
aslında o son kelimeyi yazmamıştım sırf kim olduğum anlaşılsın diye ekledim:)
Yorum Gönder